29.11.05

MaMaYuLu


I

/Şimdi hem yerin hem göğün yüzü kalmadı bana/

geceleyin işlenirdi büyük günahlar
ve bir evren gecesi milyon yıllar sürerdi
kendi dilsizliğinden
ve kimsesizliğinden,
merhametsizliğinden korkardın en çok
kutsanmamış rahimlere ışıksız fermanlar yazıp
adı günah olsun dedin.

/milyarlarca şaşkın bakma yüzüme
o hiç özenmediğin günahın benim /

utançların vardı en çok alnına dövmelenmiş
tutulmuş dillerin dip seslerinde
kutsanmamış rahimlere kuzguni kuşaklar sardın
adı kibir olsun buyurdun kibirlice.
gözbebeklerimden öp beni hadi
bütün ötekiler gibi
adımı senden aldım.
...
göksel ordularının
yersiz tepinmelerinde ezildi
görkemli yeşil çayırlar
yücelikten iyi bir kovuk yoktu
saklayacak yaptığın hainliği
yüreğini korkuna
korkunu yeryüzüne sarmaladıkça
uçarı bir çift kumru kanadınca söylendin
kutsanmamış rahimlerde döllenen ve dölleyen,
Ey çocuğum bize bunları neden..


II

kendine tutsak dağları tepeler yaptım sana;
cüzzam tutmuş yamaçları, patika..
azgın bütün ırmakları
salınan sazlar sakini yeşil dereler yaptım
çarıklarının bağları yüreğini bağlamışlara inat...

ben kötü meyveye durmuş
engerek soylu topraklar içinde
kimi ateşe atsam külleri suya biat

çık içinden
çık içinden !
çık ve ötekini kutsa

ağını yakıcak diye azarladığın kor ateş
tutuşturunca gözünün perdelerini
uzaklaş benden günahım kadar uzaklaş
akın akın ıssızlığına yürü
bil ki bu şaşılacak işler görecek gün değil
yeni mintanından koparıp vereceğin
eski bir fistanı yamayacak
-mış değil
...
dağlık yerin ekininden pişti bu ekmek
neçe ırmak kabardı
neçe bulandı bulandı duruldu sular
ne mutlu ki kusabilecek denli
doydu acıkmış ruhlar...

size diyecek şeyim yok
içinizde dağlaşarak büyüyen susmalarınız
çığlıktan yanılgılarla yıkanıp paklanıcak
hoş kokulu dışarlıklı yağlara bulanıcak
günahkar çizmeleriniz
göz yaşınızla yıkanıp arlanmadıkça
sizlerde bir katre dahi kalmayacağım

varlığım rüzgârda salınıp duran
zavallı ve kimsesiz sazlıklara
kuvvet verdi diye ne mutlu bana

''oysa ne kavallar çaldı oynamadınız
ne ağıtlar yandı ağlamadınız''

ve sırf ses olun diye siz
ellerimle seslerimi kapadım
ne mutlu ki kendimden öte yankı;
uçurumunuzdan içre balkıyan sesim.

ben titreyen o her bir hücrenizde
korkunuzun sırtını ezber etmiş cinnetim !


Betül Akdağ

24.11.05

ÖZNEL ŞİİR


yürür giderdi güneşler her akşam üstü
her gün biraz daha yakın
her gün biraz daha ırak bir ahir
kalabalıklar içinde siyah şah devrilirdi
beyazın ayak ucunda bir yere
bir siyah şah...
hasmıyla gölgesi bir

yağmur yağardı bir akşam
bir çıtlık dalı gibi çalınırdı an
aynı damlayla hiç kimse ıslanmazdı bilirdik
dün orada olmayan
yarın olmayacaksa da
o an vardı bilirdik

yağmur yağardı habire
fesleğen kokardı bir an
sonra geçer giderdi bir rüzgârla
incinirdik...

.